Bir zamanlar ülkemizin günlük şiir ihtiyacını karşılayan posta gazetesi şairleri. ✍🏻


ERKEKLER Erkeklere inanmıyorum Yalandır hep sözleri Sahte umut doludur Çapkınların gözleri Elde edene kadar Peşi sira dolaşır Düş önce tuzağa Vaziyet o zaman başkadır Sevmiş gibi görülür Kalbim senindir der Bu sözleri hep ezber Ederler hanımlara Tekrar ederler Hele hele bazı erkekler Bu işte çok sanatkârdır Dokuz çocuğu olsa da Halan kendi bekardır Gülsen Yıldırım Balıkesir'de yaşıyor. BANANE Hava soğuk, üşüyorum Üşürsen üşü banane Dışarda kar yağıyor Yağarsa yağsın sanane Fakirin yiyeceği yok Allah düşünsün banane Maaşlara zam yok Bende para çok banane Duydum ki Karın ölecekmiş Ölürse ölsün sanane Sana miras kalacakmış Yahu baştan söylesene Kamil Soyal 85 yaşında. Izmir Narlıdere Huzurevi'nde yaşıyor. Hasan Yıldız Erdemlili. Emekli. POMPACI Adı Yusuf bir pompacı tanıdım Bakınca, onu saf biri sandım Dalga geçtim, alay ettim onunla Meğer şeytan imiş utandırdı sonunda Adını Behlül koy

Resimde, bir gazete veya dergi sayfasının bir kısmı yer alıyor. Sayfa başlığı "ERKEKLER" ve altında Gülşen Yıldırım imzalı bir metin bulunuyor. Metin, erkeklerin kadınlara karşı davranışlarını eleştiren, ironik ve biraz da acımasız bir şekilde anlatıyor. **Joke:** Metnin özü, erkeklerin kadınlara karşı söyledikleri ve gösterdikleri yalanlar, vaatler ve aldatmacalar üzerine kurulu. "Erkeklere inanmıyorum," "yalandır hep sözleri," "sahte umut doludur" gibi ifadeler, erkeklerin kadınları kandırma ve duygusal manipülasyon yöntemlerini vurguluyor. Kadınların da bu durumun farkında olduğunu ve erkeklerin davranışlarının "ezber" haline geldiğini, "bu sözleri hep ezber ederler hanımlara tekrar ederler" cümlesinden anlayabiliyoruz. Sonrasında, "Hele hele bazı erkekler, Bu işte çok sanatkârdır" ifadesiyle, bazı erkeklerin becerikli ve usta aldatıcılar olabileceği ima ediliyor. Son satır ise, "Dokuz çocuğu olsa da uslan kendi bekardır," ile ironik bir şekilde, erkeklerin davranışlarında kalıcı bir değişim olmayacağını, ne kadar olumlu ve iyi niyetli durumlar yaşansada gerçekte kalıcı bir değişme olmadığını ima ediyor. **Özetle:** Joke, erkeklerin kadınları aldatma ve manipüle etme eğilimlerini, ironik ve acımasız bir dille eleştirmekte. Bu, kadınların da farkında olduğunu ve buna karşı bir alaycı bakış açısıyla yaklaştığını gösteriyor.

Resimde, "BANANE" başlığıyla bir haber veya mizah metni görülüyor. Metin, 85 yaşında olan Kamil Soyal isimli bir kişinin, İzmir Narlıdere Huzurevi'nde yaşadığını ve hayat şartlarından şikayetçi olduğunu anlatıyor. Metin, soğuk havadan, kar yağışından ve yoksulluktan şikayetçi bir kişinin, her şeye rağmen "banane" (muz) yemek istediğini vurgulayan, komik ve ironik bir anlatım. Bu, yaşlı bir adamın, aslında oldukça basit ve ucuz bir yiyecek olan muz için ne kadar zor şartlarda yaşadığını anlatan bir mizah türü. Olay, mizahın üzüntülü bir durumu hafifletebilme gücünü ortaya koyuyor. Dolayısıyla, "Yağarsa yağsın sanane", "Fakirin yiyeceği yok, Allah düşünsün banane", "Maaşlara zam yok, bende para çok banane" gibi ifadeler, durumu abartarak komik hale getirmek için kullanılmış. "Duydum ki... Sana miras kalacakmış, Yahu baştan söylesene" cümleleri de, yaşamın ironisini ve şikayetçi insanın umutsuzluğunu vurguluyor.

Fotoğrafta, Hasan Yıldız imzalı, Erdemli'de emekli bir adamın, muhtemelen bir benzin istasyonunda çalıştığına dair bir metin bulunuyor. Metin, bir pompacı olan Yusuf ile yaşadığı ilginç bir karşılaşmayı anlatıyor. Yazar, Yusuf'a dalga geçerek, onu şeytani biri olarak nitelendiriyor. Ancak, olayların sonrasında Yusuf'un beklenmedik davranışları ve insanların onunla ilgili alaycı yorumları anlatılıyor. Behlül adıyla anılan bu adamın, bazı davranışları nedeniyle diğer pompacılar tarafından konu edildiğini ve eleştirildiğini görüyoruz. Özetle, metin; insanlar arasındaki ilişkilerde, görünüşe aldanmanın ve yüzeysel değerlendirmelerin yanıltıcı olabileceğini, kişinin gerçekte ne olduğunun, yüzeydeki davranışlardan daha önemli olduğunu vurguluyor. "Şeytan imiş utandırdı sonunda" gibi cümleler, bir anlamda olayların abartılı ve ironik bir şekilde anlatıldığını ortaya koyuyor. Bu da metnin bir şaka veya mizah içerdiğini gösteriyor.

Fotoğraf, bir gazete haberinden alınmış bir metin parçası. Metin, "Hasan Yıldız" isimli bir kişinin, ilk tanışma anlarını ve aşkın gelişimini anlatıyor. Haber, 60 yaşında olan ve Adana'da yaşayan Hasan Yıldız'ın, direksiyon hocasıyla tanışmasıyla başlayan bir aşk hikayesini konu alıyor. **Mizah:** Haber, "Direksiyon hocan olunca, seni tanıdım" gibi aşırı klişe ve biraz abartılı ifadelerle yazılmış. "Sabahın dördüydü ilk buluşmamız" gibi, romantizmin aşırı vurgulandığı anlatım tarzı, okuyucuda bir mizah duygusu uyandırmayı amaçlıyor. İlk tanışma hikayesi, oldukça sıradan bir karşılaşmayla başlayan ama aşırı yüceltilerek anlatılan bir romantik ilişkiye benziyor. Bu abartılı anlatım tarzı, okuyucuya, aşkın gelişimine dair fazla romantize edilmiş bir imaj sunarak, hafif bir mizah payı katıyor.

Resimde, bir gazete ilanı görülüyor. İlanda, Burhan Tanrıvermiş adlı, Ordu Fatsalı, emekli astsubay olan bir kişinin fotoğrafı ve kısa bir biyografisi yer alıyor. Daha sonra, "Kız Fıstık" başlığı altında, bir espri içeren kısa bir metin bulunuyor. Metin, "Bazen aklıma geliyorsun, bazen de hiç oralı değilim. Geçinip gidiyorum işte. Sen nasılsın be fıstık?" şeklinde. Bu espri, "emekli astsubay" olan bir adamın, "kız fıstık" diye nitelendirdiği bir kadın ile olan ilişkisine veya durumuna dair bir yorum yapıyor. "Bazen aklıma geliyorsun, bazen de hiç oralı değilim" kısmı, ilişkinin tutarsız veya belirsiz olduğunu, "Geçinip gidiyorum işte" kısmı ise adamın ilişkiye kayıtsız ve mesafeli olduğunu vurguluyor. Son kısım, kadına karşı hafif alaycı bir tavır ve mizahi bir yaklaşımla devam ediyor. Özetle, ilan, emekli astsubayın kadınla olan ilişkisine dair mizahi bir yorum sunuyor.

Fotoğrafta, "SERT ERKEĞİM" başlığı altında, Ercan Ermiş isimli bir kişinin fotoğrafının yer aldığı ve onun "sert erkek" olduğunu iddia eden bir metin yer alıyor. Metinde, Ercan Ermiş'in sözünden dönmemesi, şair olması, yürürken bükülmemesi, yaşlı olması ama dökülmemesi ve sökülmemesi, kızınca dünyayı yakması gibi özellikleri "sert erkek" olmasını tanımlayan ifadelerle anlatılıyor. Fotoğraf ve metin, Ercan Ermiş'in gerçekte yumuşak huylu, biraz da abartılı bir karakteri olan ama kendisini sert erkek olarak sunmaya çalışan bir kişiyi komik bir şekilde sergileyen bir mizah parçasıdır. Bu, "sert erkek" klişesine karşı bir gönderme yaparak karikatürize edilmiş bir karakter sunuyor. Joke, gerçek hayatta sert erkek imajı peşinde koşan kişilerin abartılı davranışlarını alaycı bir şekilde ele alıyor.

Resimde, bir gazete haberi veya ilanı görünüyor. Başlıkta "HEMŞİRE HANIM" yazıyor ve altında bir şiir/yazı şeklinde bir metin bulunuyor. Metinde, parmağını kesen bir kişinin, hemşireden yardım istediği ve hemşireninkinden başka çözüm bulamadığı anlatılıyor. Metin, hemşireninkinin iyileştirme ve kurtarıcı bir rolü olduğuna dair duygusal ifadeler içeriyor. Şaka, şiirin gerçekçi bir olayı (parmak kesilmesi) anlatırken, abartılı bir şekilde hemşireye ve tedaviye olan aşırı bağımlılığı vurgulanması. Yani, şiir gerçek bir acı içinde olan birinin hemşiresinden aşırı bağımlılık duygusu ve beklentisini mizah yoluyla anlatıyor. Hemşireyi hayat kurtarıcı, her sorunun çözümü olarak sunuyor.

Fotoğrafta, Ahmet Aktaş adlı bir kişinin, Gölcük'te yaşayan ve bir kamu kuruluşunda çalışan bir kişi olduğunu belirten bir yazı ile birlikte, kendisini ve işini konu alan bir şiir/mısralar yer alıyor. Şiir, berberlere ithaf edilmiş ve berberin kendisini ve işini, biraz abartılı ve mizah dolu bir dille, farklı durumlarda ve özellikleriyle anlatıyor. Şakanın özü, berberin hayatındaki zorlukları, başından geçen olayları (saçının sakalının uzaması, serseri gibi görünmesi, para sıkıntısı, kira sorunları gibi) biraz abartılı bir şekilde ifade ederek, berberlik mesleğini ve zorluklarını komik bir dille ele almasıdır. Berber, bu olumsuzlukları anlatırken, kendi "yakışıklılığına" ve "hünerli ellerine" vurgu yaparak, okurun onunla alay etmemesini sağlamaya çalışıyor ve aynı zamanda, yaşadığı zorlukların içinde bile pozitif bir imaj yaratmaya çalışıyor. Dolayısıyla, şaka; berberlik mesleğinin zorluklarını mizah yoluyla ele alıp, okuyucuya rahat bir gülme hissi yaşatmak amaçlıdır.

Resimde, Ali Gazel isimli bir şahıs hakkında yazılmış, şiirsel bir metin ve fotoğrafı bulunmaktadır. Metin, "ASİL KARIM" başlığı altında, bir kadına olan aşkı ve özlemi ifade eden bir şiir gibi görünüyor. Ancak şiirin içeriği ve şairin ifadeleri, şiirsellikten ziyade ironik bir ton içeriyor. Jest ve ifadeler abartılı bir şekilde sunulmuş. Şair, partnerine olan aşkını ve onu korumak için verdiği çabayı yüceltiyor. "Sevgi dolu bakışın bana yeter", "Yanımda olmaman ölümden beter" gibi satırlar, aşkı ve özlemi güçlü ve duygusal bir şekilde yansıtıyor ancak şiir, duygusal yoğunluğun yanı sıra gülünç ve abartılı bir üslupla ifade ediliyor. "Hayat arkadaşı oldun bana" gibi cümleler, ilişkinin önemini vurgulamakla birlikte, basit ve biraz klişe kalıyor. Özetle, resimde ironik bir dil kullanılarak, gerçek hayattaki ilişkilerdeki durumlar ve beklentiler konu alınıyor. Abartılı ifadeler ve şiirsel dilin kullanımı ile komedi etkisi yaratılıyor ve okuyucu, kahkaha veya güldürme niyetinde olan bir mesajın altını çiziyor.

Resimde, bir gazete veya dergi makalesi parçası görünüyor. Makalede, "İREM DERİCİ" başlığı altında bir kişinin, muhtemelen bir şarkıcı veya sanatçı, adına ithaf edilmiş bir şiir veya duygusal bir yazı bulunuyor. Şiir, aşk, mutluluk, özlem ve duygu yoğunluğu gibi temaları içeriyor. Yazıda, "ilkbahardaki çiçek gibi" olma, rüyada sevme, mutluluk hissetme gibi ifadeler kullanılmış. Şiirin hemen altında, resimde "Harun" adında ve "Burdurlu" olarak tanımlanmış bir kişinin fotoğrafı ve yaşı yer alıyor. **Potansiyel şaka, "İrem Derici"ye ithaf edilen şiirin, "Harun" adında genç bir adamın özlemiyle ve gerçeklikle bağdaştırılması ve belki de şiirdeki romantizmin gerçek hayattaki karşılaşmanın/buluşmanın gerçeğiyle zıtlığını vurgulamasıdır.** Dolayısıyla, gerçek hayatta aşkı ve ilişkiyi hayal etmenin, edebi ifadeyle özdeşleşmemesinden doğan bir komedi hissi olabilir. Şiiri, genç bir adamın "İrem Derici"ye duyduğu hislere dair bir anlatı olarak yorumlayabilir ve bu romantizmin ve özlemin gerçeğe uygunsuzluğundan şaka yapılabilir. Ancak, bu kesinlikle yorumlayıcıya bağlıdır ve resimdeki şaka kesin bir şekilde belirtilemez.


Yorumlar

Henüz bişi yazılmamış