0000 OTTOMAN! 10000000000 KEBAB 55 LEBBEYK YA TAQSIM… kiti Werti 400 000 800 8,30 HALVA LCW Hid Basta itiraz etsem de hoş bir deneyimdi benim için. ilk defa istiklal'e gönül rahatlığıyla çıkabiliyordum. Huzur ve neşe kaynağı civil civil yeni ailem de cabastydi… Change exchange Butün gün tatlı yedik. Ortadoğuya barış getirirsiniz belki ama arapı tatlıdan,waffle dan ayıramaz Hansel ve Grafel müslüman olsaydı kesin böyle bir hayat yaşardı… QAHWA en HALWA … COL WAFFLA. 1600 N w Onlar için belki güzel bir hayat tarzıydı bu… Ama benim için dayan lacak gibi değildi. Çünkü biz taa 1923'de ülke olarak tatlıyı bırakmaya karar vermiştik. Bize uymazdı… PRO YAKLAŞMAYIN YOKSA HEPINIZ KILICIMIN TADI. NA BAKARSI. NIZ? ka 100 DE DODO SETTAR SETTAR DEDIM. كمال Xero Ardima bakmadan kaçtım ellerinden. Ameliyatlı yerle. rim kanayana kadar kostum Istiklal'de. in m. رحم Miz SETTAR DEME BANA! Dit En

Resimde İstiklal Caddesi'nde çeşitli insan figürleri çizilmiş bir karikatür. Cadde üzerinde hareket halindeki insanlar; giyim tarzları, tavırları ve hatta çocuk arabası gibi ayrıntılarla çeşitlilik gösteriyor. Bazıları şüpheli görünümlü, bazılarının giyimi daha geleneksel. Cadde üzerindeki işaretler (kebab, halva, döviz bürosu) Türk kültürünün farklı yönlerini yansıtıyor. Resimdeki karikatür, İstiklal Caddesi'nin normal kalabalık ve hareketliliğiyle bir araya gelen, belki de siyasi bir bakış açısıyla, tartışmalı bir olay ya da durumla ilgili olabilir. Altyazıdaki "İlk defa İstiklal'e gönül rahatlığıyla çıkabiliyordum, huzur ve neşe kaynağı..." kısmı, İstiklal Caddesi'nin, geçmişte belki de güvensizlik, korku veya huzursuzluk sebeplerinden ötürü rahatça gecilemediği ve karikatürcünün bu durumun artık değişmekte olduğuna dair bir yorumu taşıyor gibi görünüyor. Karikatürün altındaki yorum, toplum ve bireylerin değişimine, özellikle de toplumsal huzur ve barışa odaklanmış olabilir. Özetle, karikatür İstiklal Caddesi'nin güncel, kalabalık ve kaotik, ama aynı zamanda bir huzur ve barış kaynağı olan bir yer olarak algılanan görüntüsünü yansıtıyor. Karikatürün ironisi ve altında yatan mesaj, okuyucuya bu farklı bakış açılarını değerlendirme imkanı sunuyor.

Resimde, bir masa etrafında oturan farklı karakterler ve yiyecekler var. Masada waffle, halva, kahve gibi Orta Doğu ve Batı kültürlerinde bulunan tatlılar bulunuyor. Karakterler, özellikle bir "arap" olarak çizilen karakter, bu tatlılara karşı aşırı ilgi duyuyor. Resmin altındaki yazı, "Bütün gün tatlı yedik. Ortadoğu'ya barış getirirsiniz belki ama Arapı tatlıdan, waffle'dan ayıramazsınız. Hansel ve Gretel Müslüman olsaydı kesin böyle bir hayat yaşardı..." şeklinde. Bu, Orta Doğu kültürünün, özellikle yemek kültürüyle ilgili bir mizah içeren, biraz da kültürel klişelere gönderme yapan bir karikatür. Bir anlamda, tatlıların cazibesi ve Arap/Orta Doğu kültürüne dair bir klişe yaklaşımı eleştiriliyor. "Hansel ve Gretel" masalına gönderme, tatlı ve güzel görünümlü bir şeyin, aslında altında saklı zorlukları veya problemleri olabileceğini ima ediyor. Arap/Orta Doğu kültürüyle ilgili bir klişenin aşırıya kaçarak ele alındığı ve biraz da abartılı şekilde anlatıldığı görülüyor.

Bu resim, karikatür bir çizim. Birkaç farklı insanı gösteriyor; sakallı, gözlük takmış bir adam, üzerinde başörtüsü/şapka olan bir adam, gözlük takmış ve şapka takmış, biraz şişman bir adam ve diğerleri. Resmin merkezinde, bir bebeği kucaklayan bir adam var. Herkesin etrafında ve aralarında farklı objeler var. Masa üzerinde fincanlar, kurabiyeler ve zarlar mevcut. Resimde bir düşünce balonunda, "Onlar için belki güzel bir hayat tarzıydı bu… Ama benim için dayanılacak gibi değildi. Çünkü biz taa 1923’de ülke olarak tatlıyı bırakmaya karar vermiştik. Bize uymazdı..." diye bir yazı var. Ayrıca "YAKLAŞMAYIN" diye de uyarı yazılabilir. Karikatür, 1923 yılında Türkiye'de yaşanan toplumsal değişimleri ve belki de farklı hayat tarzlarını, farklı değer yargılarını eleştiriyor. "Tatlıyı bırakmak" olayı, bir zamanlar hakim olan geleneksel değerlerden modernizasyona geçişi, yeni kuralların ve normların getirdiği zorluklara gönderme yapıyor. Karikatürde, farklı toplum kesimlerinin bu değişim karşısındaki farklı bakış açıları satirik bir şekilde sergileniyor. Kısacası, karikatür farklı yaşam tarzlarının karşılaşmasını ve bu değişimlerin getirdiği sıkıntıları esprili bir şekilde ele alıyor.

Resimde, hareketli bir çizgi roman sahnesi yer alıyor. Ortada, kalın giyimli, biraz şişman bir adam koşuyor. Arkasından, bir tür yaşlı, sakallı figür (belki bir dini lider veya benzeri) bağırarak "SETTAR SETTAR DEDİM... تعال" diyor. Bu, "Settar'a söyledim, gel!" anlamına geliyor gibi. Ve adam, arkasındaki peşinden koşan kişiden kurtulmak için kaçışıyor. Adamın kaçışının sebebi, metinde belirtildiği gibi, "Ardıma bakmadan kaçtım ellerinden. Ameliyatlı yerlerim kanayana kadar koştum İstiklal'de." şeklinde ifade ediliyor. Bu, bir ameliyat geçirmiş ve "isyan" veya "bağımsızlık" anlamına gelen "İstiklal" caddesinde bu kişi tarafından takip edilmekte olduğu izlenimini veriyor. Altta yer alan "SETTAR DEME BANA!" ise kaçan adamın, peşindeki kişiden bu şekilde kurtulmaya çalıştığını, peşindeki kişiye "Settar bana söyleme!" diye bağırdığını gösteriyor. Sonuç olarak, espri, koşan adamın bir tür tehlike veya zorlukla karşılaştığını, kaçtığını ve bu kaosun içindeki "Settar" ismini veya figürü ile ilginç bir şekilde bağlantı kurduğu bir durumda komik bir sahneyi sunuyor. Kısacası, komik bir kaçış ve peşinden koşturma teması üzerine kurulu bir espri.


Yorumlar

Henüz bişi yazılmamış