Resimde, Albert Dürer adında ünlü bir ressamın, köyüne ailesini ziyaret etmek için döndüğü bir çizgi roman sahnesi yer alıyor. Sahne, Dürer'in köyüne geri dönüşünü ve ailesiyle karşılaşmasını canlandırıyor. Manzara, dağlar, ağaçlar ve küçük bir ev gibi unsurlarla köy hayatını temsil ediyor. Ressamın, köy halkı ve ailesinin tepkisi ile komik bir durum oluşuyor. Önemli olan, Dürer'in ünlü bir ressam olmasına rağmen, aile tarafından "Albert Oğlum!" diye karşılanması ve bunun komik bulunması. Bu, ünlü insanların, normal hayatlarında da olağan insanlar gibi davranabildiklerini vurgulayan bir espri unsuru içeriyor. Özetle, ünlü ressamın köyüne geri dönmesi ve normal insanların tepkisiyle oluşturulan komik bir durum anlatılıyor.
Resimde, akşam yemeğinde eski günlerden bahseden üç kişiyle ilgili bir çizgi roman karesi var. İlk kişi, tipik bir tarihi figür kostümüyle (şapka, uzun etek vs.) görünen, şarap içen bir adam. İkinci kişi, kırsal bir görünümdeki, uzun sakallı, gözlük takmış bir adam. Üçüncü kişi ise kırmızı sakallı, işçi kıyafetleri giyen bir adam. Konuşmalar, geçmişte "mayalı silgiler" (çünkü çocukluk silgilerinin geçmişte hamur mayası ile yapılmasından kaynaklanan bir espri olabilir), yemek ve diğer eski zamanlar hakkında. Önemli nokta, "öyle bir şey vardı..." diyen adamın "almaya paramız yetmezdi" demesi. Bu, o dönemde insanların sahip olabileceği sınırlı kaynakları ve olanakları vurguluyor. Eski zamanların lüksleri ile ilgili bir espri; geçmişte, ulaşılamayacak kadar pahalı olan şeyler, günümüzde belki de çok basit şeylere dönüşmüş olabilir. Komiklik, geçmişte olanakların kısıtlı oluşu ve bu durumu ironik bir şekilde vurgulamasıdır.
Resimde, iki kişi arasında geçen bir çizgi roman sahnesi var. İlk kişi, uzun saçlı ve sakallı, sanki kendini beğenen bir tavırla konuşuyor. "Abi sen de küçükken resim yapıyordun... hala yapıyor musun?" diye soruyor. Bu, yaşından veya yeteneğinden dolayı biraz alaycı bir ifade. İkinci kişi, daha dolgun sakallı ve biraz sinirli görünen biri. "Bilmiyor musun bu bi bahane, herkes resim yapabilir bence..." diyor. Bu ikinci kişinin, ilk kişinin "resme devam etme" konusundaki övünmesini veya kendine olan güvenini sorgulamasını işaret ediyor. Ayrıca "Yok yaa bizden geç, tı artık" diyerek, ilk kişinin eski günlere dair anıları veya söylemleri karşısında artık eskisi kadar etkili olmadığını vurgulamış. Sonunda, "Pek vakit olmuyo..." diyen, daha büyük ve şaşırmış görünen bir karaktere odaklanılıyor. Diğer karakterlerin konuşmalarını ve tavırlarını da göz önünde bulundurduğumuzda, bu konuşma, yetenekli olmasa bile, devamlı olarak sanatla veya bir yeteneği ile ilgilenmenin zaman kaybı olduğu anlamına gelebilir. Son kısımda ise "Saçmala-ma, bence resim yapsen yine çok zevk li resim yapmak" diyerek, yapılan sanat faaliyetlerini, kişinin zevkine göre değerlendirmeyi vurgulamıştır. Özetle, karikatürde yaş, yetenek ve süreklilik konusu esprili bir şekilde ele alınmış. Eski yetenekler ve öz güven konusu, büyük bir önem taşıyor.
Resimde karikatüristik bir tarzla çizilmiş, muhtemelen bir çizgi roman veya komik bir dergi sayfası parçası olan bir sahne var. Sahnede, Albert Dürer'in (tanınmış bir Alman ressam) abisinin, masanın altından ellerini çıkarması ve göz yaşlarıyla bağırırken şaşkın ve kızgın bir şekilde tepki vermesi konu ediliyor. "BU ELLERLE Mİ?" ifadesi, ellerinin o kadar kötü bir durumda olduğunu veya abisinin işinden o kadar şikayetçi olduğunu veya başka bir şekilde beceriksiz olduğunu ima eder. Bu da kişinin durumuna tepki olarak haykırışa sebep oluyor. Özetle, espri, abinin kötü iş durumunun, şaşkınlığın ve ellerinin durumunun abartılı bir temsiliyle yaratılıyor. "Çalışmaktan paramparça olmuş eller" ifadesi durumun ciddiyetini vurgulamaktadır.
Henüz bişi yazılmamış