Bir bayram efsanesi.. Volkan Sütçüoğlu https://t.co/xCPsOu4jtJ




Kaynak

Fotoğrafta, bir koltuğa oturan, kalın sakallı ve orta yaşlı bir erkek görülüyor. Üzerinde, üzerinde kafatası ve çapraz kemikler bulunan bir tişört var. Arka planda ev eşyaları ve perdeler mevcut. Görüntünün alt kısmında, Türkçe olarak "Aslı kaç gün kaldı? Bayramın bitmesine kaç gün kaldı?" şeklinde iki soru yazıyor. Bu, bir espridir. Karakter, "Aslı" ismindeki birinin ne kadar süreyle (bayram süresi gibi belirsiz bir olay) kaldığına dair soruyu sorarken, kendi içsel şüphelerini, belki de o konudaki bilgisizliğini, veya belki de sıkıntısını yansıtıyor. Bayramın bitmesine kalan süre, birtakım sorunları veya belirsizlikleri temsil edebilir. "Aslı" ismi, espri için önem taşımayan bir isim olarak yerleştirilmiş ve Bayramın bitme süresi, olayın kişisel duygusallıkla harmanlanmış şekilde, daha anlamlı bir hale getirilmiştir. Dolayısıyla espri, "bayramın bitmesine ne kadar kaldı" sorusunun özelleştirilmiş, anlamsız ve biraz da hüzünlü bir versiyonudur.

Fotoğrafta, sarı kanepede oturan, gül kurusu/koyu pembe desenli bir bluz ve etek giymiş bir kadın görünüyor. Kadının yüz ifadesi, söz konusu olan durum karşısında kızgınlık, hayal kırıklığı veya şaşkınlık taşıyor. Resmin altındaki Türkçe yazı, "Daha birinci gün bitmedi" diyor. Bu, bir dizi veya filmden bir replik/diyalog. "Daha birinci gün bitmedi" ifadesi, olayların henüz başlangıç aşamasında olduğunu, ancak beklenmedik olaylar veya zorlukların devam edebileceğini, ilk günün bile zorlu ve umulmadık sonuçlar getireceğini ima ediyor. Joke, söz konusu durumun başlangıç aşamasının bile beklediğinden zor ve/veya uzun olacağı fikrine dayanıyor. Söz konusu durumun ilk günden çok daha uzun ve/veya sıkıntılı olacağı ima ediliyor. Kadının ifadesi ile bağlantılı olarak, durumun ilk günden bile kötü gidişat içinde olduğunu vurguluyor.

Fotoğrafta, koltuğa oturan, açık kahverengi saçlı ve sakallı, kırmızı kravatlı bir erkek görülüyor. Beyaz bir gömlek giymiş ve elinde bir şeyler yiyor. Arka planda, ev dekorasyonu ve perdeler görünüyor. Fotoğrafın üzerinde Türkçe bir yazı var: "Çakıldık buraya biz / Aslı, likör ver lan bana!" Bu, bir Türk komedi/mizah bağlamındaki bir "joke" örneği. "Çakıldık buraya biz" kısmı, "burada sıkıştık" veya "buraya takıldık" anlamında, biraz abartılı bir ifade. "Aslı, likör ver lan bana!" kısmı ise, bir şekilde durumu çözümlemek veya kolaylaştırmak için bir isteğe dönüşüyor. (Aslı, burada varsayılan bir isim ve "likör ver lan bana" ifadesi, kısaca ve biraz da sıradan bir dil kullanımıyla "beni kurtar, likör ver" anlamında) Özetle, fotoğrafta kişinin sıkıştığını, komik bir biçimde anlattığı, ve likör istediği mizah türü bir durum yer alıyor. Humor, sıkışma durumunun abartılı ifadesi ve basit, günlük konuşma dilinin kullanımıyla oluşuyor.

Fotoğrafta orta yaşlı, şişman bir erkek, kırmızı bir tişört giymiş ve elinde yeşil renkli bir içecek bulunan bir bardak tutuyor. Koltukta oturmuş, ev ortamında. Fotoğrafın mizah değeri, muhtemelen yeşil içeceğin, olası bir şekilde zehir veya tuhaf bir içki gibi, beklenmedik ve biraz ürkütücü bir şey olmasıyla ilgili. Görüntünün, ciddi bir durumdan veya beklenmedik bir olaydan kaynaklanan bir şaşkınlığı veya gerginliği yansıtması olasıdır. İçeceğin rengi ve kişinin hali, izleyiciyi bir tür ironik veya absürt duruma yönlendiriyor. Belki de karakterin "garip" veya "tuhaf" biri olduğu ve yaptığı hareketin mantıksız olduğuna gönderme yapılıyor. Tam olarak neyin komik olduğunu anlamak için daha fazla bağlam gerekli.


Yorumlar

Henüz bişi yazılmamış