Yeni hikayenizle geldimmm. Keyifli okumalar 👋🏻




Kaynak

Fotoğrafta, 1944 yılında Varşova Gettosu'nun yıkılmasından sonra, Polonyalı Yahudi müzisyen Władysław Szpilman'ın saklandığı yerlerden biri olan, yıkık bir binanın çatısı görülüyor. Szpilman, Varşova Radyosu'nda piyanist olarak çalışıyordu ve radyonun çalışanlarından gizlice yardım alarak hayatta kalmayı başardı. Fotoğrafa ait yazı, Szpilman'ın hayatını anlatan ve "1944 ağustosuna kadar farklı yerlerde saklanmaya devam eden Szpilman, Varşova Radyosu'ndan bazı arkadaşlarının da yardımıyla hayatta kalmayı başardı. Boşaltılmış evlerin bodrumlarında, hastanelerde saklanmaya devam eden Szpilman; kendisini, hayatının değişeçeği Niepodległoci caddesi 223 numaralı daireninin çatı katında bulduğunda Varşova'da hayatta kalan sadece 20 yahudiden biriydi. Bulunduğu evin, geri çekilen Nazilerin karargâhı olarak kullanılmaya başlaması sonucu nazi yüzbaşı Wilm Hosenfeld, 1935 yılında Nazi Partisine üye olmuş ancak Nazi politikalarının gittikçe sertleşmesi sonucu parti ile fikir ayrılığına düşmüş bir subaydı." diye devam ediyor. Bu yazıda, Szpilman'ın hayatını anlatan ve onu kurtaran Nazi yüzbaşısı Wilm Hosenfeld'in hikayesiyle bir araya getirilerek bir mizah oluşturulmaya çalışılmış. Ancak, bu durum trajik bir olay olan Holokost'a karşı saygısızlığı çağrıştırıyor. Kısacası, fotoğraf ve yazının komik bir anlamı yok. Bu durum, Holokost gibi ciddi bir konuyu hafife almaya yönelik bir girişim olarak görülebilir.

Fotoğrafta, "The Pianist" filminin afişi ile birlikte filmin gerçek hikayesinin sahibi olan Wladyslaw Szpilman'ın bir fotoğrafı yer alıyor. Szpilman'ın altında da filmin hikayesi kısaca anlatılıyor. Şaka ise, "The Pianist" filminin 2002 yılında gösterime girmiş olmasına rağmen Szpilman'ın 2000 yılında ölmüş olması. Yani film, Szpilman'ın hayattayken gösterime girmemiş.

Fotoğrafta ünlü Polonyalı piyanist Władysław Szpilman'ı görüyoruz. Szpilman, II. Dünya Savaşı sırasında Varşova Gettosu'nda yaşamak zorunda kalmış ve hayatta kalmak için piyano çalarak kendisini beslemiş. Fotoğraftaki espri, Szpilman'ın hayatta kalmak için gösterdiği çabayı vurgulamak için, "Piyano çalarak hayatta kaldı" diyerek, sanki sadece piyano çalmayı öğrenerek hayatta kalınabiliyormuş gibi sunulması. Oysa, Szpilman'ın hayatı, savaş yıllarında çok zorlu ve tehlikeli olmuştur.

Fotoğrafta solda Polonyalı Yahudi piyanist ve besteci Władysław Szpilman, sağda ise "Piyanist" filminde Szpilman'ı canlandıran Adrien Brody'nin fotoğrafları yer almaktadır. Şaka ise, Adrien Brody'nin Szpilman'a olan benzerliğine dikkat çekerek, "Yaşadıkları ve hayatı, "Piyanist" filmine ilham kaynağı olan, Yahudi asıllı Polonyalı piyanist ve besteci Władysław Szpilman'ın hayat hikayesini sizler için derledim. Sola kaydırın." şeklinde bir mesaj yazılmış olmasıdır.

Fotoğrafta, ünlü Polonyalı piyanist Wladyslaw Szpilman'ın, Alman subayı Wilm Hosenfeld'in önünde piyano çaldığı bir sahne gösteriliyor. Bu fotoğraf, "Piyanist" filminin bir sahnesinden alınmış. Filmde, Szpilman'ın Yahudi olması nedeniyle Almanlar tarafından terkedildiği, ancak Hosenfeld'in onu gizlice koruduğu ve hayatını kurtardığı anlatılıyor. Şaka, Hosenfeld'in Szpilman'ın piyano çalmasını beğenmesinden geliyor. Hosenfeld'in, Szpilman'ın müzik yeteneğinden etkilendiği ve bunu gizlice onu kurtarma sebebi olarak gösterdiği bir şekilde komik bir yorum yapılabilir. Bu, iki karakter arasındaki zıtlığı ve savaş zamanında yaşanan insanlık dramını bir şekilde esprili bir şekilde vurguluyor.

Fotoğrafta, II. Dünya Savaşı sırasında Polonyalı Yahudi piyanist Władysław Szpilman'ı kurtaran Alman subay Wilhelm Hosenfeld'in siyah beyaz bir resmi var. 1998'de Hosenfeld'e "Milletlerarası Erdemli İnsan" nişanı verilmesi için çağrıda bulunulmuş. 11 yıl süren inceleme sonucunda 2009 yılında nişan Hosenfeld'e değil, Oskar Schindler, Karl Plagge, Albert Göring ve John Rabe'ye verilmiş. Bu fotoğrafın mizahı Hosenfeld'in ölümünden sonra nişanla onurlandırılması ve diğer kişilerin adlarının aynı anda belirtilmesiyle ortaya çıkıyor. Hosenfeld'in savaş suçlusu olduğu iddiaları nedeniyle nişan verilmesinin gecikmiş olması da mizahı güçlendiriyor.

Fotoğrafta Wilhelm Hosenfeld adlı bir Alman askerini görüyoruz. Hosenfeld, II. Dünya Savaşı sırasında Polonya'da Yahudilere yardım etmiş, ancak savaştan sonra Sovyetler tarafından tutuklanmış ve işkence görmüştür. Daha sonra 25 yıl hapse mahkum edilmiş ve 13 Ağustos 1952 tarihinde bir çalışma kampında hayatını kaybetmiştir. Fotoğrafa eklenen yazı, Hosenfeld'in yaşadıklarını mizah unsuru kullanarak ele alıyor. Yazıda, Hosenfeld'in "işlediği suçlardan ötürü" savunma hakkı olmadığı, bu yüzden de "haksız yere" 25 yıl hapse mahkum edildiği ve daha sonra da "işlediği suçlar" nedeniyle hayatını kaybettiği gibi bir durum ortaya konuyor. Bu durumun komikliği, Hosenfeld'in aslında Yahudilere yardım etmiş olmasına rağmen Sovyetler tarafından suçlu ilan edilmesi ve bunun sonucunda hayatının mahvolmasıdır. Yazı, bu durumu abartarak mizah unsuru katıyor ve okuyucuların Hosenfeld'in trajik hikayesini daha kolay anlamasını sağlıyor.


Yorumlar

Henüz bişi yazılmamış