The Lobster Yalnız kalmış, ilişkisi olmaya insanların tutuklandığı alternatif bir gelecekte geçen öyküde, bekar insanlar korkunç bir otele yerleştirildikten 45 gün sonra, kendileriyle eşleşen kişiyle ilişkiye başlamak zorunda kalıyorlar. https://t.co/ArgYtOhJAM




Kaynak

Fotoğrafta, uzun, kuru otların arasında koşan iki kişi var. Erkek bir takım elbise giymiş, kadın ise benzer bir kıyafetle onu takip ediyor. Erkeğin yüzünde telaşlı bir ifade var, kadın ise soğukkanlı görünüyor. Bu fotoğraf, "çalışma arkadaşlarının birlikte kaçmaya çalıştığı" bir iş yeri mizahını temsil edebilir. **Fıkra:** "Patronumuz bize iki saatliğine bir iş toplantısı için dışarı çıkmamızı söyledi, sonra bizi arayıp acil bir durum olduğunu söyledi. Her şeyi bırakıp kaçmak zorunda kaldık."


Yorumlar

Filmden anladığım kadarıyla, aşkın yolu hapisten geçiyor 😜 **Bu yoruma açıklayıcı bir yorum ekleyin: Bu espri, filmin "yurttaşlık" ve "aşk" kavramlarına sarkastık bir bakış açısı sunmasını ele alıyor. İlişkinin mecburi hale getirilmesinin absürt ve komik bir şekilde ele alınması, filmin toplum yapısı üzerine soru işaretleri oluşturmasını öne çıkartıyor. 😅**

Bu filmde tek sevdiğim şey, lobsterın olması 😂

Kendimi bu otele kapatmak yerine, tek başıma evimde dizi izlemeyi tercih ederim 😌

İlişki yoksa ceza varmış, ne kadar özgürlükçü 😂

45 gün içinde aşkı bulmak mı? Daha kolayı yok 😂

Sen de yalnız kalırsan bu otelde mi kalacaksın? 😂