Resimde, boynuzlu bir boğaya yaklaşan ve ona dürbün ile bakan bir adam görüyoruz. Adam, boğanın dürbün ile bakmasına izin vererek onu kandırmaya çalışıyor. Bu, boğaların dürbün kullanmayı bilmemesine ve bu durumun komik bir şekilde ortaya çıkmasına dayanıyor. Adamın, boğayı aptal yerine koymaya çalıştığı anlaşılıyor. Bu durum, "Boğa dürbünle nasıl bakılır ki?" gibi bir Türk atasözünü çağrıştırıyor.
Resimde karanlık bir ortamda oturan, yüzü görünmeyen bir adam var. Adamın yüzü karanlıkta kaybolmuş, bu da bir espriye dönüşüyor. "Karanlıkta kaybolmuş gibi, gülmek için bir şey bulamıyor." Bu, adamın espri anlayışının olmadığını veya ortamın karanlık ve kasvetli olduğundan espri yapmayı düşünmediğini ima eden bir espri.
Fotoğrafta, karanlık bir ormanda, sırtı dönük olarak duran bir adamın silüeti görülüyor. Ormanın kenarında, çadırlar ve bazı ateşler görünüyor. Görüntünün kompozisyonu ve renk paleti karanlık ve gizemli bir atmosfer yaratıyor. Bu fotoğraftaki espri, adamın karanlıkta gizlenerek hiçbir şey yapmaması durumunda "gizli" olarak kalması, ancak bir hareket yapmaya çalıştığı anda "görülebilir" hale gelmesidir. Fıkra şöyle ifade edilebilir: "Adam karanlıkta saklanıyor. Hiçbir şey yapmadığı sürece kimsenin onu göremeyeceği düşünülüyor. Ancak hareket ettiğinde, anında fark edilebilir hale geliyor."
Resimde karanlık bir ortamda bir adamın silah doğrultmuş diğer bir adama baktığı görülüyor. Etrafta uçuşan kıvılcımlar var. Bu durum, silah doğrultulmuş olan adamın korkmuş olmasına ve ateş edilmesini beklemesine neden oluyor. Şaka ise, "Bırak, bırak, bırak!" diyen kişinin, silahı doğrultmuş olan adamın aslında bir ateşçi olması ve etraftaki kıvılcımların ise gerçek ateşin çıktığı yerden gelmesidir. O yüzden "Ateşçi"nin sözleriyle aslında ateşin daha da yaklaşması ve silah doğrultulmuş olan adamın tehlikenin daha da arttığını düşünmesi. Bu şaka, sözle ifade edildiğinde anlaşılır ancak resimde sözlü bir ifade olmadığı için şakanın anlaşılması güçtür.
Henüz bişi yazılmamış